KİŞİSEL TERCİH MESELESİ

Burak Bayık

 Günlük yaşam bir dizi kararları içeriyor ve bu eşikleri aşmanızı sağlayacak karar mekanizmanızı neler oluşturuyor, hiç düşündünüz mü? Yoksa "ben anlamam abi" kimse bana karışamazcılardanmısınız. Peki siz, ya başkalarının sizi kısıtlayıcılığından kaçmak için istenmeyen kaderi yaşamaya çalışıyorsanız. Ya da aldığınız kararın emsali hiç görülmemiş mi, fazla mı benzersizsiniz; peki genlerin bundan haberi var mı? Gerçekten hepimiz en çok görüştüğümüz 5 kişinin ortalaması mıyız? Gelin sizlerle kişiliğimiz ve onun ürünleri olan tercihlerimiz üzerine inceleme yapalım.


KİŞİSEL TERCİH MESELESİ

KİŞİSEL TERCİH MESELESİ VE ÇEVRENİN ETKİSİNDE KALAN ÖZGÜR İRADE

Hepimiz bilişsel olarak  çevrenin etkisinde kalıyoruz.  Öncelikle bunun ayırdına varalım. Bu kişi için kaçınılmazdır. Bebeklik ve çocukluk dönemindeki zihin her şeyi kaydetme eğilimindedir ve bizim dış uyaranlardan maruz kaldığımız şeyler düşünce, inanç ve kişiliğimizin bir kısmını oluşturur. Tercihlerimiz bulunduğumuz kültür ekseriyetinde sunulmuş seçenekler tarafından şekillenir. Sana, hem arkadaşının hem senin kim olduğunu söyleyebilirim. Nasıl mı? Kültürüne ve ailene bakarak. Kültür bir bireye bir hayatı nasıl yaşayacağını söyler, bir duyguya nasıl tepki vereceğini, nerede nasıl "oturmasını, kalkmasını" bilen biri olucağını anlatıp durur. Burada kültürden kasıt; bireyin bulunduğu çevrelerin yaşam stili olarak düşünülebilir.Etrafınıza bir bakın ve birbirine benzemeyen kaç birey görüyorsunuz. Kültür insanları bir çatı altında toplar ancak bu toplam sadece bir karakter ve binlerce kişi elde edilmesine dönüşür. Kişi özerkliği yanlış yorumlar ve ayrı olmak her zaman daha katlanılmaz gelmiştir. Sürü psikolojisi devreye girer en nihayetinde. Ailenin, okul arkadaşlarının, mahallesinin, şehrinin ve ülkesinin genel yaşam algısı ve standartları çoğu zaman bireyin "ufkunu" oluşturmuştur. Katmanlara göre en içteki (aile) katmanın kişilikteki payını yüksek tutarak kişi hakkında genel bir profil oluşturulabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

KİŞİSEL TERCİH MESELESİ
     
Çevre üzerinden kişilikte en büyük pay sahibi olan aile yaşantımızın etkisine bakıcak olursak;"Aile herşeydir" sözü psikolojik anlamda bile gerçekten böyle. Aileniz içerisinde siz ailenizi, aileniz de sizi oluşturuyor . Kaçıncı çocuk oluşunuzdan, ailenizdeki baskın kişinin ( kendi ailesinde ki konumuna ya da yetiştirilme tarzına  göre) kendi çocuğuna karşı tutumuna kadar; bireyin kişiliğini ya da temel karakteristik özelliğini etkiler. Örneğin;aşırı baskıcı veya otoriter ailelerde günlük hayatı idame ettiren temel duygu korkudur. Sınırlar çok net çizilmiştir ve dışına çıklıması ağır cezalar ile sonuçlanır. Bu stresli ortamda yetişen çocuğun kendine karşı güveni azdır ve bu bireyde haksızlık (içine kapanma)  kızgınlık( isyankar) bir karakteristik özellik kazandırır. Tam tersi bazı aileler otorite olmayı öğrenememişlerdir. Kendileri de otorite yoksunluğu içinde büyümüş ya da aşırı baskıcı bir aile de yetişmiş, kendi yaşamadıklarını çocuklarına yaşatarak kendilerine doyum sağlamaya çalışırlar. Sınırların katı ve dar olması kadar  iyi çizilmemesi de çocuğu gerekli rehberlikten yoksun bırakıcaktır.Gerçek hayatta insanın sınırları olucak olması bu  bireylerde kızgınlığa sebebiyet verebilir. Bu gibi çocuklarda başkaldırıcı, toplumdışı davranışlar daha sık görülür. Çocuk tutarlı bir şekilde neyi yapıp neyi yapmayacağı konusunda eğitilmesi gerekir çünkü hayatta her şeyin bir sınırı vardır ve olması da gerekir. Bunların yanında yeterli olgunluğa ulaşamamış anne ya da babalar çocukla baş edememe kaygısı yaşarlar. Bu kaygı, çocukta olumsuz davranış ortaya çıkmadan da ana-babanın çocuğa karşı korku, hatta kızgınlık yaşamasına neden olur ve çocuğa karşı ilkel davranışlar gösterilir, en sonunda da çocuktan da benzer tepkiler alınır. Özellikle erken yaşta gelin gitmiş "çocuklarda" yeterli yetişkinlik düzeyine sahip değilken ve ergenlik dönemi arzuları yeterli doyurulmamışken bu yükümlülüğün altına giren bireylerde görülebilir ve haksızlık duygusu yaşamasını sağlayabilir. 


KİŞİSEL TERCİH MESELESİ
       
Çocukluk dönemindeki yaşam stilimiz ve en başta annemizle olan ilişkimiz bizi bir dizi duygusal ihtiyaçların fazla doyumu ya da doyurulmamasını içeriyor. İleriki yaşantılarınızda özellikle çocukluk döneminde mahrum bırakılan duygunun arzu edilmesi; güven, sevgi, bağışlanma,kabul görme, değer verilme, saygı... Bu duyguların ihtiyaç duyulması genellikle bilinçalti yaşanır ve siz buna ihtiyaç duyduğunuzu  farketmeyebilirsiniz. Karşınızdaki ilişki yaşadığınız kişiyi bunu gösterme ( duyguyu ya da tavrı) pozisyonuna sokmaya çalışabilirsiniz, bilinçaltı olarak. Hatta "ben istiyorumki... şöyle olsun" vs. cümle kalıplarıyla ifade edilir. Ancak kişi neye ihtiyaç duyduğunu tam olarak kestiremediği için bunu ifade edemeyebilir çünkü bunu  bilinçaltı yaşıyordur ve adı üstünde bu zaruriyet bilincin ve farkındalığın  altındadır. Jung,"siz ruhunuzda gereksinim duyduğunuz şeyin kölesisiniz" der. Bu eksikliği giderebilmek ya da tatmini sağlayabilmek için bilinçaltı, çaba verir. En nihayetinde bu sizi elinizde olmadan bir sürüklenişe götürür. Kişi kendini o pozisyonda görünceye kadar tepkilerini ve davranışlarını, hangi ilişki veya durumda olursa olsun değiştiremez. Zaman içerisinde yıpranır ve bu böyle devam eder. Madalyonun diğer yüzünde  birey farkındalığını artırarak bunu değiştirebileceğini de bilmelidir. 

Çevre algıyı, algı düşünceyi etkiler. Düşünceler birbirini tamamladığında ise inanç oluşur. İnançlarınızda çevrenin etkisinin ne kadar olduğuna iyi bakınız. Çünkü inandığınız değerlerle hayatınızı şekillendirirsiniz ve bu size gerçekten böyleymiş gibi gelir. İyisimi biraz soru sormakta fayda var. Zihin değişmeye ve değiştirilmeye yeterince müsait. Atalarınızın kaderini yaşamak zorunda değilsiniz. Aynı duygularla perçinlenmiş aile içi ilişkilerde yetişen bireyler farketmeden de ebeveynlerinin rolünü oynar, bu zinciri değiştirmek zordur aynı zamanda kaderinizi de..

Dipnot: Bu yazının aile içi ilişkiler kısmında Engin Geçtan/ İnsan Olmak kitabından yararlanılmıştır.



Etiketler

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)