Birilerini Birilerine Benzetmek Ve Pareidolia

Burak Bayık

Sokakta gördüğünüz birini "aynı sendi" diye arkadşınızı zorluyor musunuz? Ya da size, "sana o kadar çok benziyor ki" diye bir fotoğraf gösterilip duruluyor mu? Gurbette sürekli eski bir arkadaşınızı birine mi benzetiyorsunuz? İnsanların birilerini birilerine benzetmesiyle oldukça sık karşılaşırız, kendimizde dahil. Gelin sizlerle bu durumun neyden kaynaklandığına, pareidolia sendromunun ne olduğuna ve neden sürekli yüzlere odaklandığımıza bakalım.


Birilerini Birilerine Benzetmek Ve Pareidolia



Birilerini Birilerine Benzetmek Ve Pareidolia



Öncelikle insanların birbirlerine benzemesinin genetik olarak gayet olağan ve normal olacağını söyleyebiliriz. Bunun yanında yolda yürürken, bir yerlerde otururken, otobüsde dışarıyı seyrederken gördüğümüz anlık insan yüzleri tanıdığımız birine benzettiğimiz çok olur. O arkadaşınıza yeminler edilir, ispatlar sıralanır. Geçmiş yaşantınızdan tanıdığınız birine benzetme durumu da çok fazladır. İlk olarak insanın neden yüze odaklandığına ve bir şeyleri yüze benzetme durumu olan pareidolia sendromundan bahsetmemizde yarar var.


Pareidolia (hatalı anlam yükleme) karşılaşılan bir nesne, görsel, uyaranın bilinen bir nesne ya da örüntüye benzetilmesidir. (Örneğin aşağıda gördüğünüz şekli, bulutları bir yüze benzetmek) Rastgele gelen uyaranlara beynin, halihazırda bilinen bir bilgi veya örüntüyü kullanarak anlamlandırma, aşina olunan şeye benzetme durumudur. Pareidolia'da en çok rastalanılan durum, bir şeyleri yüze benzetmektir.




İnsan yüzlerini veya bir şeyleri yüze benzetmekten bahsederken evrimsel ilişkileri görmekte yarar var. Evrimsel süreçte insanın kendine benzeyen diğer varlıkları tanımlaması kendi hayatta kalma mücadelesinde çok önemliydi. Çalıların ardından beliren yüzün kabileden biri olup olmaması hayati önem taşıyordu. Bu mücadelede tanıdık yüzler, kabileden biri olması, aşina suratları görmek; ayırt edebilmek büyük avantajdı ve  güven duygusu vermiştir. İnsan yüzlerinin önem taşıması, beyni insan yüzlerine duyarlı hale getirmiştir. İnsan evriminde beyinler her zaman muğlak görüntü ve sesleri, tanıdık görüntü ve seslere benzeterek evrimleşiyor.(Çağrı Mert Bakırcı)  Bunun hayatta kalmaya programlanmış beynin bir sonucu olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Tanıdık yüz = tehlike barındırmaz, o yüzden güvenlidir.İnsan algısı seçicidir. Her şeye aynı anda odaklanamaz. O yüzden daha spesifik olarak evrim sürecinden hareketle, insan yüzleri iyi doneler sunar bireye. Böylelikle yüzlere odaklanırız.


Birde beynin pragmatik(çıkarcı) olması sebebiyle ilişkilendirdiğimizde insanları birilerine benzetmenin olasılığını daha iyi anlayabiliriz. Beyin yürürken gördüğü ratsgele bir kişiyi kayda değer yapabilmesi için, daha önce tanıdığı birine benzeterek bu ihtiyacı besliyor. Beyin insan yüzlerini yukarıdan-aşağıya (daha önce var olan bilgiyi kullanarak, yeni bilgiyi ona uydurmak) işleyerek, kişiyi kullanılabilir, daha basit tabirle anlamlı hale getirmeye çalışıyor. 





Özellikle gurbette, kısa süreli bir iş için gittiğiniz bir yerde ya da tatil için gittiğiniz yerlerde fazlaca yaşarız bu durumu. Yine güven duygusundan beslenmek ve insanın sosyal bir varlık olması hasebiyle arkadaş, tanıdık yüz arayışı; birilerinin birilerine aşırı benzetilmesinde karşılık bulur. O insanı daha önce tanıdığınız birine benzeterek beyninizde eski yüzleri yeni yüzlerle birleştirir, onu kendiniz ve arkadaşınız ile ilikilendirirsiniz. Zamanla (artık o insanla nekadar vakit geçirdiğinize bağlı) o kişinin yüzü ayrışmaya başlıyacaktır. Yine de size bir fotoğraf gösterildiğinde (bu beyninizin tanıdık yüz arayışının ve ilişkilendirme eğiliminin bir sonucu) demek yerine "aynen baya benziyor" diyebilirsiniz. Belki de gerçekten çok benziyordur ya da aynısısınızdır. 




Etiketler

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)