KİŞİLİK TEORİSİNİN EVRİMİ: HÜMANİSTİK PSİKOLOJİ
3.GÜÇOLARAKDOĞUŞU;
•Hümanistik psikoloji psikolojide ki iki temel güç olan davranışçılık ve psikanalize karşıt tepki olarak doğmuştur. İlk düşünceleri psikolojide mekanik yaklaşımı eleştiren Franz Brentano ve bilinç yaşantılarının temel formlara indirgenemeyeceğini söyleyen Osald Külpe’dir. Bunlarla beraber bireyin bütünü ile bilinç üzerine odaklanmayı teşvik eden William James’de önemlidir.
•Hümanistik düşüncenin kökleri psikanalizde de görülür. Adler, Horney, Erikson insanların bilinçaltı güçler tarafından yönlendirildiği görüşünü tam benimsememişti. İnsanın belli ölçüde spontan, özgür irade sahibi, geçmişten olduğu kadar bugünden ve gelecektende etkilenen bilinçli varlıklar olduğu görüşündeydiler. Kişiliğin kendini daha ileriye taşımak için yaratıcı güce sahip olduğunuda düşünüyorlardı.
Hümanist psikoloji insanları sadece davranışlarına, mekanik süreçler (koşullanma ve pekiştirmeden ibaret oluşumuz) iddiasına, deterministik hikayelere (psikanalizde küçüklük yaşantımızın ileriki hayatımızın tamamının nedneni olduğunu söylemesi) karşı çıkmış, ayrıca bilincin rolünün küçümsenmesine, sadece nörotik ve psikotik (ruhsal hastalıkları olan) bireylerin araştırılmasını eleştirmişlerdir.
Hümanistik psikoloji 60’larda Batı kültürünün mekanik ve materyalist yönlerine duyulan huzursuzluk ve antipatiyi dile getirmişti.Amaçları, hep ruhsal hastalıklara yoğunlaşmış psikolojiyi olumlu insan özellikleri(neşeli olma, hoşnutluk, coşku, şefkat) hakkında neler öğretebileceği üzerine çalışma yapmıştır.
- Niyetleri insan doğasının şimdiye dek ihmal edilen yönleri üzerinde çalışmaktır.
AKIMIN BABASI; ABRAHAM MASLOW-İNSAN DOĞASININ BİLGELİĞİ-
Akımın parlamasında ve saygınlık kazanmasında rol oynamıştır. Psikolojik açıdan iyi haldeki insanları incelemiş.Bu insanların ortalama bireylerden hangi yönleriyle ayrıldığını belirlemeye çalışmıştır. Bağnaz bir anneye sahip olan Abraham, annesinin batıl inançlarının ketum sonuçlarıyla karşılaşmış, hayat felsefesini etkilemiştir. Gestalt psikoloğu MaxWertheimer ve Amerikalı Antropolog RuthBenedickt’e karşı korku ve merakla karışık saygı hisseden Maslow;
- Psikolojik olarak sağlıklı, kendini gerçekleştirmiş insanlara karşı merakı ve ilgisi artmıştır.
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME
- Maslow’agöre her bir insanın kendini gerçekleştirmeye yönelik doğuştan gelen bir eğilimi vardır.
- Bu yetenek ve niteliklerimizi potansiyelimiz dahilinde kullanıp, geliştirmeyi içerir
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ İNSANLARIN ÖZELLİKLERİ
1.Nesnel gerçeklik algısı.
2.Yaratılışlarını ve doğasını olduğu gibi kabullenme.
3.Kendini bir tür işe adama ve sorumluluk.
4.Davranışlarda sadelik ve doğallık.
5.Bağımsız, özerk ve mahremiyet ihtiyacı.
6.Yoğun mistik veya doğa üstü deneyimler. (yaşadığını yoğun deneyimleme)
7.İnsanlığa yönelik empati ve sevgi.
8.Konformizme direnç.
9.Yaratıcılık tutumu.
10.Yüksek derecede sosyal ilgi. (ADLER)
MASLOW’UN KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN İNSANLARDA BULDUĞU 3 ÖZELLİK;
1.Sürekli canlı kalan zevk alma duygusu
2.Zirve(mistik) deneyim.
3.Sosyal ilgi ;
* insanoğlu için ifade ettikleri duyguları tasvir eder.
« insan ırkına yardım etmek konusunda samimi bir arzuları vardır »
MASLOW’UN TEORİSİNE ELEŞTİRİLER
-Kullanılan terimlerin tanımları tam net değil.
-Teorinin çoğu yönü araştırmadan yoksun.
-Ayrıca denekler Maslow’un psikolojik sağlığa ilişkin kendi özel kriterlerine göre seçimiş.
+Araştırmalarda hiyerarşiye göre ihtiyaçları karşılanmış insanlar daha az nörotik davranış sergilemektedir
+ Pek çok yönetici motivasyon olarak çalışanlarının iş tatmini açısından kendini gerçekleştirme kavramını onaylamaktadır
CARL ROGERS
Rogers «danışan merkezli terapi» yaklaşımıyla ün kazanmıştır. Çocuğun benlik gelişiminde, anne-çocuk ilişkisinin önemi üzerinde durmuştur. Anne çocuğunun sevgi ihtiyacını karşılamışsa «koşulsuz sevgi» Ancak anne çocuğuna sevgisini uygun davranışları karşılığı verirse «koşullu sevgi» olacaktır. Çocuk annesinin bu tutumunu içselleştirir ve buna uygun değer koşulları geliştirir. Yani çocuk sadece belirli koşullarda kendisini değerli hissedecektir. Çocuğun benliği bir bütün olarak gelişemez. Bir kısmının reddedileceği korkusuyla benliğinin tüm yönlerini açığa çıkaramaz.
ROGERS’IN DANIŞAN MERKEZLİ TERAPİSİ
Terapide terapist otorite ve yönlendirici değildir.Terapist danışanın liderliğini izleyerek ona iç görü kazandırmayı amaçlar. Herkesin temelde güvenilir kişiler olduğunu savunan Rogers;
İyileşme sürecinde ki beklentisinin; danışanın kendini bulmasını sağlamak olduğunu söyler. Terapinin başarısı için danışanın dünyasına duyulan empatik hoşgörü ve koşulsuz sevgi danışana kendisini bulması için sağlam zeminli bir boşluk verir.
ROGERS’IN TEORİSİNE ELEŞTİRİLER
+Teori benliğin önemi üzerinde durması olumlu karşılanmış
-Bilinçaltı güçlerin dışarıda tutularak öznel bilinç yaşantılarımıza yaptığı vurgu açık değildir.
-Klinik tecrübesi çoğunlukla rehberlik merkezindeki yüksekokul öğrencileriyle olduğu için;
Tedavi ettiği kişiler çoğunlukla genç, zeki ve sözel yetenekleri gelişmiş kişilerdi ve sorunları da genellikle duygusal problemlerden ziyade uyum meseleleriydi.
HÜMANİSTİK TERAPİLER
- Terapiler psikanalizden farklı olarak duygusal yönden rahatsız insanlar yerine psikolojik olarak sağlıklı insanlar üzerine odaklanmıştır.
- 1960-70 lerdeünlenen terapiye milyonlarca insan etkileşim gruplarına, duyarlılık oturumlarına, okul, işyeri, kilise hatta cezaevlerindeki «insanpotansiyeli kurslarına» üye oldu.
- Bu gruplar; insanların kendilerini geliştirmek ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.
HÜMANİST PSİKOLOJİNİN AKIBETİ
Teorilerin iyimserliğine rağmen hümanist psikoloji ekol olamamıştır. Bu yargı bizzat kendileri tarafından 1985 de ifade edilmiştir. Rogers’ın sözleriyle; "Bu akım psikolojinin ana ekolleri üzerinde büyük etkisi olmamıştır’«Biz göreli olarak daha az önemli olarak algılandık»
! Peki hümanistik psikoloji neden ana akımlardan biri olamadı ?
Hümanist psikologlar üniversitelerden çok özel kliniklerde çalışıyorlardı.Bir dereceye kadar akademik psikologlardan farklı araştırma yürütmüyorlar veya makale yazmıyorlardı. Bunların yanında geleneklerini sürdürmeleri için lisans öğrencilerine ders vermiyorlardı.
Egemen olmayan hareketlere karşı savaş
- Hümanist psikoloji alanı bir bütün olarak değiştirememiş ancak;
- İnsanlara kendi hayatlarını istedikleri gibi şekillendirebilecekleri bilinçli ve özgür bir kapı olduğunu göstermişlerdir.
POZİTİF PSİKOLOJİ
1998’de iyimserlik ve umut hakkındaki sempozyumda konuşan APA’nın başkanı Seligman, alanın acı olaylardan ileri gelen; üstünlük, motivasyon, kabullenme gibi insan özelliklerine yönelinmesi gerektiğinden bahsetti.Seligman psikologlara insann doğası ve potansiyeli hakkında daha pozitif fikirler geliştirilmeli çağrısında bulundu
Daha sonrasında mutluluk ve pozitif duygularla ilgili çalışmalar son 40 yılın en büyük artışını yaşadı.
Ertesi yıllarda makalelere «Pozitif psikoloji neden gerekli» başlığı atılıyordu.
Dipnot; bir sonraki yazım pozitif psikolojinin sosyal mecra ve medya tarafından çok fazla insanlara dayatılması ve bir bilim olarak psikolojinin din gibi görülerek insanların hayatlarına direkt etki etmesini konu alacağım.