Öncelikle günlük yaşamda dilimize pelesenk olsa da depresyonun daha detaylı, uzun süreli tanı kriterleri var. Benim burada kastettiğim; her şeyi bırakma, sürdürmedeki motivasyon eksikliği, yeni deneyimlere kapalı olma ve umutsuzluk, karamsarlık. Evet ülke şartları, ekonomi falan filan. Burada makro sebeplerden dolayı umutsuzluğa dair bir çıkarım yapmak, pek adil olmasa gerek. Sosyal medya da mizah adı altında karamsar bir gençlik portresi çiziliyor. Bu zamanla kendini gerçekleştiren kehanete dönüştü. Bu ideallere, amaçlarımıza karşın motivasyon kırılmalarına sebep oluyor.
Evrimsel olarak konfor alanına dönmeye, sosyo-kültürel olarak uyum göstermeye ve bilişsel olarak var olan şemaları içselleştirmeye eğilimliyiz. Hepsi bizim kabuklarımızdan ördüğümüz dünya da yaşamaya itiyor. Redpill, Tedx, motivasyon konuşmalarına hiç olmadığı kadar itimat ediyoruz. Harekete geçmek varoluşumuzun dinamiğinde var ve bu canlılık hissi temel fitilleyicimiz. Fakat bu sürdürülebilirlik isteyen bir durum. Focus'lanmayı, kendini vermeyi ve çalışmayı içeriyor. Ama "depresif" olmak bedava. Kendi iç dünyamızdaki olumsuz duyguların faturası uzun süre sonra gelen büyük ödüllere kesilecekken; potansiyalimize ihanet etmek, kısa vadedeki günlük ödülleri toplamak daha kolay geliyor.