YAPAY ZEKA VE BİLİNÇ

Burak Bayık

Klasik bilim kurgu komplolarına maruz kaldığımız, yokoluşa götüren bir yapay zeka ve müsveddelerine dair bir çok şey izlemişizdir. Ya insanlığa ve teknolojisine yeni bir boyut kazandıracak ya da yıkım getirecek bu oluşumun bilinç kazanabileceğine dair ihtimalleri barındıran bir sistematik zeka ya da makine bilincine ilişkin bir sistem nasıl olurdu, gelin sizlerle buna bakalım.YAPAY ZEKA VE BİLİNÇ

YAPAY ZEKADA ÖZBİLİNÇ PROBLEMİ

Zeka; insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, öğrenme, soyutlama  yargılama ve sonuç çıkarımında bulunma yeteneklerinin tümüdür. Yapay zeka ise insana ihtiyaç duyulan işlerin yapımını üstlenmesini beklediği teknolojidir. Bunlar bilgisayarların donanımında ki MİB(hesaplama veya bilgi işleme içeren yapı) tarafından gerçekleştirilir. Bu işleme saniyede bir milyonun üzerinde dönüştürme demektir. Uygun bir biçimde programlanmış bir bilgisayarın, insan sinir sistemindeki bilgi işleme sistemini taklit edebileceğini düşünmek çok olasıdır. 

       Yapay bir zekadan beklenilen zeki davranışların yanında makinenin öğrenmesini sağlamak da hedefdirBu öğrenme iki şekilde gerçekleşebilir. Birincisi; denetimli, yani verilerle birlikte talimatları uygulayan sistemin  işi başarıyla gerçekleştirmesidir. İkincisi ise denetimsiz öğrenmedir. Bu sistemde sadece veriler -ama çok büyük veriler- girilir (örneğin BİG DATA). Yapay zeka bu verileri işler, sınıflandırma ve etiketleme yaparak kullanılabilir çıktılar ya da önermeler haline getirir.Yapay zekadan, zekanın belirli bir yönünü seçip taklit etmesi istenmektedir. Yapay zeka ile insanların hesaplama süreçlerinde belirli fiziksel malzemeler dışında hiçbir fark kalmayacağı iddia edilse de yapay zeka, zekanın sadece bir bölümünün bir adımını çok hızlı işlemektedir. Bu da kedileri tanıyamayan bir farenin öğle yemeği olmaya mahkum olacağı anlamındadır. Bunların yanında olası ihtimallerin tahmini ve milyonlarca işlemle beraber hedefi gerçekleştirmek için bir davranışlar dizisini kendi başına kurar ve uygular.Pratikte yapay zeka deneme yanılmayla öğrenmesini pekiştiriyor ve doğru yolu buluyor. Yani bilgisayarlar öğrenmeyi öğrenmiş oluyor. 

YAPAY ZEKA VE BİLİNÇ

      Görme,işitme, duyma vs. gibi duyusal yapıların yanında bu zekanın semantik sorunu da doğar. Bizim kavrayış şeklimiz ile bu yapay zekanın sistemetiği arasında farklar mevcuttur.(Ör; yapay zekaya sahip diyalog kuran bilgisayar Eliza için:.. babanın,kardeşin ya da mutsuzluğun ne olduğuna dair hiçbir kavrayışa sahip değildi).  İşte burada insan da evrimsel sürecin 3 milyar yılda başardığı “şeye”; kimyasal, biyolojik, nörofizyolojik dönüşümün sonucu oluşan bilince dair birtakım problemler meydana gelmektedir; Özbilinç sorunu. 


       Detaylı programlarla bir bilgisayara dış dünyaya dair farkındalık kazandırılabilir. Bunun taklit veya kazanım olacağı konusunda ayrım vardır. Yani bizim bile net olarak tanımlayamadığımız öz algılama, kendilik olma durumunu, yapay zeka kazanabilir mi, bu ne kadar taklit olur bunu tam olarak bilemiyoruz. İlk olarak ayna testine başvurmamızda yarar var. Ayna testi ilk defa aynaya bakacak canlının vücuduna yapılan boyayı  gördüğünde onun kendinin bir parçası olup olmadığını sorgulaması testidir. Bir çok bebek ve hayvanın(örneğin: şempaze, yunus) boyayı silmesiyle sonuçlanan testin uygulandığı bir robotta; o da  dış yüzeyine ait olmayan bir şeyler olduğunu fark etmiştir. 

YAPAY ZEKA VE BİLİNÇ
          Tamam özfarkındalığın ilk aşamasında, yani uzuvlarının konumu   ve durumunu algılayabiliyor olsun. Bir deneyim yaşayabilme   yetisi  olabilir mi; acıya dair herşeyi bilen bir yapay zeka onu   anlayabilir mi? Diyelim ki bütün kültürleri incelemiş, her türlü   durum karşısında verilen ortalama tepki algoritması oluşturmuş,   nöronlar ve etkileşimleri tamamen simüle edilmiş olsun, bu yine   de  öznel bir deneyim yaşayabileceğini gösteremez. Buna “izah   problemi denir”. Ancak bilim adamları onların bir çeşit kendine   özgü makine bilinci kazanacağını ve yapay zeka ilerledikçe ortaya   çıkacak bir şey olduğunu iddia etmektedirler. Makineler kendi       hedeflerinin farkında olup, onları uygulamaya başladıkları zaman   bilinçlenmeye başlayacaklardır. Her ne kadar öznellik problemi   kafalarımızda soru işareti gibi kalacak olsa da onların da formel   düzeyde neyi yapıp ne yapmayacağına dair karar mekanizmaları,   kendi iç yapılarını oluşturacak ve bu değerlendirme süreci bilinç   olarak tanımlanabilecek düzeye gelmesi beklenmektedir.

                                              KAYNAKÇA


  • CHURCHLAND,P.M (2012), MADDE VE BiLiNÇ.(Birinci Baskı).İstabul: Alfa Yayınları

Etiketler

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)