NEDİR BU SOSYOLOJİ VE PSİKOLOJİYE ETKİSİ

Burak Bayık

Günlük hayat devam ederken hep bi alışıla gelmişlikten söz ederler, rutinden bahsederler. Bu ilk bakışta insana "ee.." dedirticek cinsten bir tablo verir, ancak gözlerini kısıp bakanlar için illaki "işe yarar" bir şeyler çıkmıştır. İşte sosyoloji budur, deyip kestirip atmaktansa biraz daha "akademik" açıklamak ve toplumu inceleyen bu bilimin insan ruhunu inceleyen  psikolojiye dair bize nasıl doneler sunabilir, gelin sizlerle buna bakalım.

NEDİR BU SOSYOLOJİ VE PSİKOLOJİYE ETKİSİ

NEDİR BU SOSYOLOJİ ?

Sosyoloji en kısa tabiriyle toplumbilimi; toplumun yapısını, tarih içerisinde ki toplumsal süreçleri, toplumsal evrimin oluşturduğu yasa ve güçleri, insanlar arasında ki fikir ve dünya görüşlerinin çatışmasını, toplumdaki insan iradesinin etki ve tepkilerinin incelenmesiyle uğraşan sosyal bir bilimdir. Kısıtlı ve öznel sonuçlara meyilli deneylerle, gözlemlenebilir konularla ilgilenir. Görgül (yaşantılar ve denemeler yoluyla elde edilen -bilgiler, kavramlar-) araştırmaya dayalıdır ve olgulara anlamkazandırabilecek kuram ve genellemelerle formülize etmeye çalışır. Toplum ise uzun zaman ve mekan dilimlerinde sürekli olarak tekrarlanan davranış biçimleri, bütünü ya da sistemidir. İnsan ve davranışının yanında doğayla ilgili etkileşimler de sosyolojiyi ilgilendirir; çünkü toplum, insan grupları ve doğadaki yaşam mücadelesinden ayrı düşünülemez. İnsanların ilk birleşmesi doğaya karşıdır çünkü hayatta kalma mücadelesinde bu şarttır. O yüzden doğa üzerinde ve toplum içinde yaşamak ilk ve zorunlu prensiptir. Sonuç olarak birey, doğa ve toplum arasındaki her türlü soyut ve somut ilişki; sosyolojinin çalışma alanıdır.(Ergün,1982;11)

  İlk toplumsal ilişkinin aracı; üretmeye ve savunmaya dayalı iştir .Toplumsal yaşam için güvenlik ve üretim şarttır. Manevi açıdan kurulan ilişkinin aracı ise dil, yani konuşmadır. Evrimsel süreçte çevreye uyum açısından iletişimin aracı olarak konuşmak için dilin keşfi çok önemlidir. Toplumların yapısını incelediğimizde -altyapısı- yani maddesel şartları; ekonomik üretim için insan gücünün kullanımıyla doğanın sanayileştirilip, olanaklarından yararlanılmasıdır. Üstyapısı ise; yani düşünsel veya tinsel şartları ise; dil, din, bilim, ahlak, sanat, felsefe, hukuk, kültür vs dir. Toplumda yaşanan ilişkiler altyapıyla üstyapının diyalektik sentezi sonucu oluşur ve devamlılığı sağlanır. (Ergün, 1982:15) Bu devamlılık " günlük hayatı" oluşturana kadar uyum sürecini barındırır. Ekonomik dengedeki faktörlerin sağlanması kültürel çeşitliliği beraberinde getirir.                                  
                                                    
NEDİR BU SOSYOLOJİ VE PSİKOLOJİYE ETKİSİ   
Sosyoloji için birçok faktörü inceler, analiz eder dedik. Peki bu paradigmanın sonucunda tekrarlayan olguları bulmamız bize ne kazandırır? “ Öngörebilmek, kontrol etmektir” (Comte’den akt. Giddens, 2005:12) şeklinde öngörünün ne kazandırabileceğini ifade eden, sosyoloji kavramının mucidi Fransız sosyolog Auguste Comte; sosyoloji dahil bütün bilimleri; mantık, yöntem ve sistem çerçevesinde hepsinin ilgili oldukları belirli bir fenomeni yönlendiren evrensel kanunları ortaya çıkarmaya çalıştıklarını iddia etmiştir. Toplumsal sistemler, bireyler ve gruplar arasındaki ilişkiyi incelerler. Bu perspektifle insan toplumunu yönlendiren kanunları keşfedersek (aynen bilimin doğadaki olayları kontrol altına almamıza yardımcı olması gibi ) kendi kaderimizi tayin edebileceğimizi, geleceğimize yön vermenin dışında kontrol edebileceğimizi düşünüyordu. (Comte’den akt. Giddens, 2005:12) Gerçekten de sosyoloji bunu başarabilir mi ya da başardı mı? 

Sosyolojinin en önemli odak noktaları; son 2 veya 3 yüzyıldaki endüstriyel, bilimsel ve siyasi dönüşümlerin etkisiyle ortaya çıkan sosyal kurum ve fenomenlerdir. Avrupa’nın 2 büyük devriminin (Fransız İhtilali ve Sanayi Devrimi ) sebep olduğu değişimlerin başlangıç parametreleri üzerine yoğunlaşan kişiler, bu değişimlerin oluşum şartlarını ve olası sonuçlarını anlamaya çalıştıkça; sosyoloji varlık kazanıp gelişmeye başlamıştır. Çünkü modern dönemde bu 2 büyük devrimin sebep olduğu güç ve düşünce akımlarının etki etmediği hiçbir toplum yoktur. (Giddens, 2005:16) Bu nedenle doğu doğudur, batı da batı ve bu ikisi asla bir araya gelmeyecektir sözü 20. Yüzyıl öncesi için fazlasıyla geçerliyken; artık kesin kültür sınırlarından söz edemeyiz. 

NEDİR BU SOSYOLOJİ VE PSİKOLOJİYE ETKİSİ
  Toplumlar,insan gibi her zaman bir sürüklenişe sahiptir. Bu olumlu veya olumsuz her şeyi içeriyor ve değişmeyen şeylerin yok oluşa sürüklenmesi, bize yeni anektodlar doğuruyor. Bu verilerin analizi de, pratik kullanılabilir bilgiler veriyor. Sosyologlar oluşturabilecekleri paradigmalar sayesinde, kontrol edilebilecek toplumlar öngörmeyi amaçlamaktadır.

Psikoloji disiplini açısından sosyoloji ne tür bir önem taşır ?

Öncelikle sosyoloji ile psikoloji arasındaki farkı anlamak lazım . Psikoloji, insan davranışını ve zihninin işleyiş şeklini anlamaya çalışan sosyal bir bilimdir. Sosyoloji ise bireyi doğa faktörünü de katarak toplum içindeki oluşumunu, önemini ve davranışını inceler. Yani anlaşılacağı üzere arada grup ve onun hareketleri ekseninde oluşan farklardan söz edebiliriz . Bireyi biyolojik olarak tek başına ele alabiliriz çünkü organizma bir bütüncülü bize verir. Fakat biz bireyi davranışı ve yaşamını tek bir bütün olarak inceleyemeyiz, çünkü bireyi oluşturan toplumsal ögeler ( kültür ) onun davranış ve yaşam şekline muhakkak müdahale edecektir. Kişiyi ailesi ve çevresinden gördükleri var edecek, düşünce sistemini oluşturacaktır. Mesela paraya çok düşkün bir bireyin kalıtsal özelliklerinden babasından bu özelliği almış olabilir sonucuna varabilir ya da fakir bir toplumda veya grupta yaşıyordur ve parayı yüce bir çıkış noktası , her şeyin anahtarı olarak da görüyor olabilir. Çevresinde süregelen hayata bakış açısı ve yaşam standartları ona bu görüşü benimsetmiş olma ihtimali de vardır. Yani insanın davranışını etkileyen iki faktör ; çevre ve kalıtım sonucuna varabiliriz .Çevrenin etkisi konusunda sosyoloji bize yardımcı olur. İnsan sosyal bir varlıkdır derken etkileşimden ziyade toplum içindeki varlığı kastedilir. Sosyoloji insanın toplum içindeki psikolojisini, bir gruba bağlı olma ihtiyacını ve bireyle toplumun uyumu için yapılması gerekenleri açıklar. Psikoloji açısından sosyoloji ; bireyin toplumdaki dönüşümlerini , grup ve sürü psikolojisini, tarihsel süreçteki devrimlerin insanın hayat standartlarındaki değişimlerde meydana getirdiği yeni gereksinimler ve alışkanlıkların kişisel yaşantıdaki yerini anlamamız açısından çok önemlidir.

                              KAYNAKÇA


1) Ergün, D. (1982) . Sosyoloji Ve Tarih. (Üçüncü Baskı). İstanbul: Der Yayınları.
2) L. Meray, S. (1982). Toplumbilim Üzerine. Ankara: Hil Yayın.
3) Giddens, A. (2005). Sosyoloji; Kısa Fakat Eleştirel Bir Giriş. (İkinci Baskı). Ankara: Phoenix Yayınevi.
Etiketler

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)