Charles Whitman, kendinde kontrol edemediği saldırgan düşünceler barındıran biri. Katliam yapacağına ve buna engel olamayacağını düşünen oldukça normal biri. Nörohukuk bu tarz kişilerin varlığıyla yargıçaların tutumlarında etki edebilecek bilimsel temeli sağlamak ve adaletin, en azından toplum güvenliğini etkileyebilecek saldırgan düşünceleri olan kişileri anlamamızı sağlar. Gelin sizlerle nörohukuk nedir, nörohukuk neden önemlidir buna bakalım.
NÖROHUKUK NEDİR? CHARLES WHİTMAN KİMDİR?
Nöroloji; genel olarak beyin, beyin sapı, omurilik ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen, cerrahi dışındaki tedavi uygulamalarını içeren tıp bilimi dalıdır. Beyinde ki sinirsel aktiviteleri ölçen, beyin loblarını tanımlayıp işlevlerine yönelik tanı koyan bir alandır. Nörohukuk ise; beynin üst düzey hareket planlayıcı, düzenleyici, ve başlatıcı bir yapı olarak en küçük bir hasar almasında, normal görülen birinin dahi suça yönelik davranışta bulunabileceğine ihtimal veren bir bilim dalıdır. Özgür irade, sorumluluk, niyet, dürtü, suç, suçlu gibi kavramlar ekseninde hareket eder. Doçent Dr. Dündar, Nörohukuk; Beyin Ve Adalet Paneli'nde "bir kişi suç esnasında yaptığı eylemin sonuçlarını algılayamıyorsa, hukuki olarak cezalandırılamayacağını" söyler. Duruma bu şekilde bakınca işler garipleşebiliyor. Beyindeki hasarların insanı suça yöneltebileceğine dair en yaygın örnek Charles Whitmen'dir.Charles Whitman, medyada Teksas Kulesi Keskin Nişancısı olarak bilinir. 1 Ağustos 1966'da, annesini ve eşini evlerinde bıçaklayarak öldürdü ve daha sonra çeşitli ateşli silahlarla Texas Üniversitesi binasına gitti ve ayrım gözetmeden insanlara ateş etmeye başladı. Üniversite binasının içinde ölümcül bir şekilde üç kişiye ateş etti. Daha sonra binanın 28. kattaki gözlem güvertesine gitti ve buradan 96 dakika boyunca rastgele insanlara ateş açtı, 10 kişiyi (hamile bir kadın dahil) öldürdü ve Austin polis memurları tarafından vurulana kadar 31 kişiyi yaraladı. Whitman toplam 16 kişiyi öldürdü; 16. kurban 35 yıl sonra saldırıda meydana gelen yaralanmalardan öldü. Evet çok soğukkanlı bir serikatil gibi gözükse de Charles, gündelik hayatında sosyal, başarılı bir profile sahipti. Ölümünden sonra evinde ki notlarına bakıldığında karşı konulamaz şiddet isteği yaşadığını, zihnini işgal eden akıl dışı düşünceler olduğu ve yapacaklarından dolayı annesi ve eşinin utanç duymamasını istediği için onları öldürmesi gerektiğini yazmıştır. Şimdi olay biraz daha tüyler ürpertici hale geldi.
Notlarında ayrıca ölümünden sonra kendisinin incelenmesi gerektiğine dair vasiyeteleri vardır. Katliam sırasında polisler tarafından vurularak öldürülen Charles'ın otopsisi sonucunda beyninin şakak lobunda beyaz maddeyi kaplayan tümör olduğu bulunmuştur. Burada Charles'a doğal olmayan mutlak bir kuvvetin insan iradesini etkilemesi söz konusudur.
Bunun yanında nomoamin oksidaz'ın azlığı saldırgan davranışlarda bulunma eğilimi barındırır. Uyuşturucuların da beynin hareket mekanizmasında ki bazı kontrolleri zayıflattığını biliyoruz. Beyin ile insan davranışını inceleyen nörohukuk, Amerika'da bazı yargıçlara nörobilim konulu el kitabı olarak verilmektedir. Bu kişilerin toplum içinden tecrit ettirilmesi ve rehabilite edilebilmesi iyi bir alternatif gibi görünse de farkedilmeden önceki sonuçları çok ağır olabiliyor.
