Patch, hastalara yardım edip, yüzlerini gülümsetmek için her şeyini veren bir insan. Neşesini asla kaybetmeyen, sürekli hastaları mutlu etmeye çalışan, ve çok yaratıcı bir insan. Gelin sizlerle Hümanistik psikoloji bağlamalında Patch Adams'a bakalım.
Filmin Konusu: İntihar eğilimiyle akıl hastanesine giden Hunter, orada bulunan hastalara yardım etmesiyle kendi hayat motivasyonunu bulur. İnsanlara yardım etme hedefiyle tıp okumaya başlayan Hunter, tıp fakültesinin hastanesindeki hastalara olan yardım aşkı ve yaptığı sevecenliklerle popüler biri haline gelir. Aynı amaçla dağ evine ücretsiz klinik açan Hunter ve arkadaşları burada insanları hoşgörüyle, mizah ve heyecan aşılar. Devamında Hunter’ın trajik bir olay yaşaması ve yeniden hayat amacını hatırlamasıyla film devam eder.
PATCH ADAMS; Kendini Gerçekleştirme
Filmin
Analizi
Patch Adams’ın hayatını ikiye ayırırsak; akıl hastanesinden ayrılmadan öncesi ve sonrası şeklinde yapabiliriz. Akıl hastanesinden önce “ne hissettiğimi tarif etmek zor, fırtına benim beynimdeydi” şeklinde kendisini tarif eden Hunter(filmde kullanılmasını istediği ismi); dağınık, insanlarla dalga geçmekten çekinmeyen, ukela biri görünümündedir. 9 yaşında babasını kaybettikten sonra kendisiyle, dünya ve insanlar arasında farklılık hissettiğini söyler. Bu onu zamanla uyumsuz ve rastgele davranan biri yapabileceğini öngörebiliriz. Carin bir keresinde ona "otoriteyi kızdırmak için böyle davranıyorsun" der. Akıl hastanesinde gitmeden önce 7 kez taşınması, sürekli iş değiştirmesi bunun örnekleridir. Bunun dışında Hunter, zeki biridir. Farklı alanlarda detaylı bilgiye sahip, özgüvenli biri olarak karşımıza çıkar.
Akıl hastanesinde oda arkadaşının sincap korkusunda yardımcı olarak
tuvalete gitmesini sağlaması ona iç görü kazandırır. İnsanlara yardım etme
motivasyonuna sahip olan Hunter, o andan itibaren kendini gerçekleştirmeye
başlar.
Kendini gerçekleştirme Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde ki son basamaktır. İlk iki basamak fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Üçüncü basamak da sevgi/ait olmayı görürüz. Hunter Tıp fakültesinde ve hastanesinde taşıdığı hayat motivasyonu itibarıyla tam bir neşe kaynağıdır. Çocukları eğlendirir, hastaları mutlu eder, arkadaşları tarafından sevilir ve insanları sever. Dördüncü basamak da gördüğümüz saygınlığı da filmin devamında kazanır. Oda arkadaşı onu sevmese de yeteneklerini takdir etmesi, kendisini sevmeyen bir hastanın ileride saygısını kazanması ve mahkeme salonunda onu desteklemeye gelen insanlar ona saygı duyar. Son basamak kendini gerçekleştirmedir.
Kendini gerçekleştiren insanlar; İnsanları olduğu gibi kabul eder, kendini
bir tür işe veya amaca adar ve sorumluluk sahibidir. Davranışlara sadelik ve
doğallık vardır. Bağımsız ve özerkdirler, yaşadığını ilk defa yaşıyormuşçasına
ve yoğun deneyimlerler. İnsanlığa yönelik empati ve sevgi taşırlar. Maslow’un
tabiriyle insanlara yardım etme konusunda samimi bir arzuları vardır ve sürekli
canlı kalan zevk alma duygusuna sahiptirler. Yaratıcılık düzeyleri son derece
yüksektir
Yukarıda ki özelliklere baktığımızda çoğunu Hunter’da görebiliriz. Hunter
insanları yargılamaz, olduğu gibi kabul eder. Carin’in soğuk davranmasına karşı
kendi sevecenliği saysinde arkadaş olmuştur. Kendini insanlara yardım etmeye
adamıştır, bunu her koşulda gösterir. Sorumuluk sahibi olmaktan kaçınmaz, ücretsiz
klinik açma fikrini uygulamaya sokar. Davranışları sade ve sevecendir.
İnsanlara yardım ederken onların ruhlarında ki neşeye dokunur. Gülüşü son
derece masumdur. “Aşırı mutlu” teşhisi koyulması Hunter’ın yaşadığını yoğun
deneyimlemesini açıklar.
Bu özellikleri bakımından Hunter Adams için kendini gerçekleştirmiştir diyebiliriz.