"Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende..." Ağlamanın bizler için arındırıcı bir tarafı vardır. Gözler yaşlarını çimlere bırakırken ruhunu rahatlatır, daha sağlıklı düşünmeye başlarsınız. Gelin sizlerle ağlamanın genel psikolojisine, nelerden kaynaklanabileceğine ve erkeklerle kadınlar arasındaki bazı farklara bakalım.
AĞLAMAK; Gözyaşının Pınarları
Ağlamak günümüz karmaşasında esip geçtiğimiz rüzgarlarda farkedemediğimiz duygularımıza dair farkındalık kazandırır. Daha sağlıklı düşünmeyi, içsel hesap yapmayı, kolaylaştırır. Çünkü biriken duygular aktarılmış, anlamlandırılamayan duygular serbest bırakılmıştır. Ağlamak insanın kendisiyle geçirdiği özel bir andır. Kanlı, canlı olduğumuz gibi Öz'ümüzü açığa çıkartır. Gizli saklı kalmamıştır ilk defa hissettiğiniz duyguya uygun şekilde davranmışsınızdır beliki de. O yüzden birey duyguları konusunda kendisine karşı samimi olmalı, duygularını engelleyen savunma mekanizmalarıyla yüzleşmelidir.
Ağlamanın önemine bundan önceki yazımda detaylıca bahsettik ( Ağlayamamak). Ağlamak duygularla doğrudan yüzleşmektir. Duygusal kargaşa ve hesaplaşma dan kaçınıldığı, cesur bir şekilde bu duyguyu yansıtarak duygunun yaşandığı bir andır.
"Ağlamak üzüntünün derinleşmesini önler"
-Sheakspeare
"Ve üzüntü gözyaşıyla birlikte akıp gider"
-Ovid
Ağlama eylemi kimi zaman içsel kimi zaman dışsal bir sebebe bağlıdır. Ama genelde merkezinde çaresizliği ve güçsüzlüğü barındırır. Artık uzun süredir biriken duygunuzu karşı güçsüz düşmüşsünüzdür ya da anlık bulunduğunuz durumun kırıcılığı size fazla geldiği için çaresiz hissetmiş olabilirsiniz. Acı, keder, kayıp, taşa, kaygı, heyecan, suçluluk, mutluluk her ne ise bir duyguyu barındırır altında. Ama genelde hüzünlendiğimizde ağlama ihtiyacı hissederiz. Ağlamanın bu açıdan bir işlevselliği vardır. Hedeflenen fakat gerçekleştirilemeyen amaçlar için bireyin daha fazla çaba sarf etmesini engelleyip, diğer amaçlara enerji yaratır.
Toplumsal anlamda da ağlamanın birleştirici bir işlevi olduğu yadsınamaz. Bireylerin en temel ve saf duygularını yaşadıkları bu anlar içten bir bağlanma sağlar.
Ağlama Nedenlerimize Dair
Yapılan bir araştırmaya göre en çok kendimizi çaresiz hissettiğimiz anlarda ağlamak isteriz. Daha sonra haksızlığa uğradığımız zamanlar gelir. 3. Neden olarak katılımcılar kimseye anlatamadıkları olayları düşündüklerinde ağlama isteği duyarlar. Son olarak da pişmanlık duyduklarında ağlamak istediklerini belirtmiştirler. Hangi sebebin sizi ağlatma ihtimali daha yüksektir?
Kimin yanıda daha rahat ağlarsınız? Sorusu üzerine; - Kızlar; 1.Anne, 2.Dost, 3. Hiç kimse
- Erkekler; 1.Hiçkimse, 2.Dost, 3. Anne (erkeklerde oranlar birbirine çok yakındır)
Kimin ağlamasına Dayanamazsın?
Sorusuna büyük bir bölüm aile üyelerinde birini söylemiştir. Ayrıca kızlar ve erkekler "annemin" ağlamasına dayanamam yüzdeleri daha yüksektir. Erkeklerin babamın ağlamasına dayanamam yüzdesi kızlardan daha yüksektir.
Bu anket küçük bir üniversite örneklem grubuna uygulanmıştır. Toplumumuzda babanın kural koyucu ve otorite görünümünde olması nedeniyle; daha büyük örneklemlerde erkeklerin babanın ağlamasına dayananam yüzdesinin daha yüksek çıkacağı kanaatindeyim.
Bunun dışında katılımcıların yüzde 70'i ağladıktan sonra kendilerine olan saygısının azalmadığını belirtmiştir. Başka yapılan bir araştırmada ağlayan bir erkeği gören erkekler bunu daha çok güçsüzlük belirtisi olarak görmüştür. Ancak ağlayan kadın ise erkek ve kadınların tutumu daha çok yardımcı olma, sempati ve kabul etme yönünde olmuştur.
Tabiki de her araştırmayı genele genellmek doğru olmasada, kabul görmüş normlar hakkında da ipucu vermektedir.
Kaynakça
http://www.bulentsekerel.com/index.php/aglamanin-anlami/
Çelik, M., Durmuş, E.(2018) DUYGUSAL AĞLAMANIN BİLMECESİ; NE ZAMAN VE NEDEN AĞLARIZ
