Fanatik Zihinler; "Bizde Neden Her Şey Politik?"

Burak Bayık

Gelin sizlerle zor zamanlarda geçerken daha bir ayırdına vardığımız insanımız ve onun politik zihninin dayandığı psikolojik temeller neymiş ona bakalım.

Fanatik Zihinler; "Bizde Neden Her Şey Politik?"Fanatik Zihinler; "Bizde Neden Her Şey Politik?"

"İnsanın politik bir varlık olması kendi seçimi değildir"(Engin Geçtan) 

Bizim gibi toplulukçu  ülkeler için cemaatçilik, cemiyet altında toplanma, bir güruh oluşturma, bir gruba bağlı olma şeklinde kendi kimliğini bir oluşuma adama veya onun içinde eriterek kendini var etmek bunun ürünüdür. Aidiyetliğe gönderme yapan grup kimliğini; ortak çıkar ve ilgi alanı oluşturur. Birey içinde yaşadığı gruptan ayrı düşünülemeyeceği için, hakların gerçekleştirimi, topluluğun değerlerine bağlıdır. Bu değerlerde ahlaki çerçeve ve zihnin işleyiş şekli evrensel değil tarihseldir. Yani içinden çıktıkları kültüre özgüdür.


Politika bütün toplumsal tabana ve kurumlara yayılmış bir karar alma, meşrulaştırma, sürecini karşılar. İnsanların zihninde bu yöneticiler, bir yerden sonrada  partiler ve başkanları konumundadır. İnsanlarda; bir grubun yaşamını tehdit eden koşullar karşısında toplumsal eylemle birbirine bağlayan, cemaat haline getiren kollektif imge kurulur. Kollektif eylem sürdükçe konuşmalar aracılığıyla bir kamu oluşturulduğu, ortak bir alan yaratıldığı hissi oluşur. Kişiler kendilerini koruma kaygısıyla aileyi, grubu kendi başına idealize edilmiş bir dünya olarak; otoritenin, düzenin, maddi varoluşun, güvenliğin alanı olarak kabul ederler ve onu savunma girişiminde bulunmaktan geri durmazlar. Bireyin cemaatiyle kurduğu özdeşlik mutlaklaştıkça -bir cemaatin üyeliği diğer üyeliklerden üstün kabul edildikçe-, aidiyet fanatizme dönüşücektir. Ve karşımıza fanatik toplumun, politize olmuş, her şeyi (özellikle zor zamanda) iyi-kötü, siyah-beyaz ayrımında işleyen zihni çıkar.  


FANATİZMİN PSİKODİNAMİĞİ

Öncelikle toplumumuzun fanatik bir yapıya sahip olduğunu kabul etmeliyiz.  Bu psiko-politik bir süreçtir ve birey; aile, sosyal çevre, toplumsal tansiyon, eğitimsizlik, yoksulluk, biz-onlar, gibi toplumsal uzanımlardan dolayı normal olandan extrem olana yönelim gösterir. 


Fanatizm de çocukluk yıllarında ki bağlanma biçimi önemlidir. Biz bakım vereni tüm olarak algılayamayız, kendimizin bir uzantısı olarak görürüz. Bu yaşamımıın ilk yılları için böyle olsa da psikodinamik süreçte ayrışma-bireyleşme süreci yaşanır. Bebek anneden ayrışmaya, kendi kişiliğini, bireyliğini var etmeye çalışacaktır. Ayrışmanın sağlıklı olabilmesi için bakım verenin rolü önemlidir. Çocuğun bireyleşme sürecinde üzerine çok düşmemeli, kademeli olarak bu ayrışmaya izin verilmelidir. Bu sürecin sağlıksız olması toplulukçu kültürlerde bağımsız birey olamama sorunu yaratır. Kişi kendini var etmek için hep başkasına, başka gruba bağımlı kalır. Bireyselleşememiş kişiler böyle gruplarda annesiyle kendisini bütün hissettiği bebeksi tam güçlülüğü yaşar. Fanatiklerde benliğin bir kısmını atarak, grupla, kişiyle, partiyle özdeşleşme yaşarlar çünkü bu onların, benliklerini savunma çabasıdır. Grup-parti kötüyse kişi de kötü, iyiyse kişide iyidir. Bu aşırı özdeşleşmenin sonucudur.


Klein'a göre bebeğin ilk 6 ayda belirsizlik, kararsızlık yüzünden yaşadığı  bulantı o kadar büyüktür ki, bebek yaşantılarını iyi-kötü şeklinde ikiye böler. (Annenin bakımı iyidir, emziğin alınması kötüdür.) Bebek iyiyi idealleştirir, kötüyü ise değersizleştirir. Bu ilkel savunma mekanizmamızdır. Fanatik bireyin, politize olmuş zihnide böyle çalışır. Toplumsal kimliğini oluşturduğu; içeriyi ve dışarıyı belirleyen psikolojik sınır, bireylerin ilkel varoluş kaygılarına karşı savunma mekanizması halini alır.


"Savaş, açlık, doğal afetler gibi travmatik olaylarda toplumsal kimlik birey kimliğinin önüne geçer. Ve bireylerin toplumları adına büyük fedakarlıklar yapabilmelerini sağlar." (Erol Göka) "Böyle zamanlarda yaşanan acılarla başedebilmek için toplumsal psikolojide fanatizmin temelleri atılır." Büyük gruplar zor durumlarda tıpkı bireyler gibi  gerileme (regresyon) yaşarlar. Grup gerilemeye girdiğinde yapıcı dinamiklerden ziyade, yıkıcı olanlar ön plana çıkar, zihinlerde ki iyi-kötü ayrımı sivrileşir, grup içinde ki farklı görüşler hemen "hain" olarak damgalanır. Grup dışarıda ki grupları kolayca düşman olarak belirler, iki tarafın benzerlikleri göz ardı edilir, farklılıklar abartılır. 


Şimdi yaşadığımız deprem felaketinde iyice mide bulandıracak hale gelen düşmanca söylemler ve öteki (düşman) yaratılma çabası fanatik toplumumuzda, politik zihinlerimizin bir ürünüdür. Gelen bilgiyi; iyi-kötü ayrımıyla değrelendirilen olay karşısında tepkimizi; "değersizleştir" ya da "idealleştir" şeklinde yaparız.


                         Kaynakça

Özalp, A. (2004) Cemaatçi Politika Eleştirisi; Muhafazakar Düşünce,yıl:1,sayı:2, Gazi Üniversitesi

Çırakoğlu,A. (2020)POLİTİK AŞIRILIK BİÇİMLERİ* Yıl: 2020 Cilt: 9 Sayı: 1 Bahar http://dergipark.gov.tr/tusbd Munzur Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Göka,E. (2009) Fanatizmin Psikodinamiği, Anadolu Psikyatri Derneği; 10:325-331

Etiketler

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)