Sessizliğin Gözyaşı; YUSUF (Yumurta-Süt-Bal Üçlemesi Psikolojik Analiz)

Burak Bayık
Yumurta-Süt-Bal üçlemesini izlerken "ahh be Yusuf", "ahh be olum" ne olucak senin bu halin demiş, onun yarım yamalak gülüşleri hoşunuza gitmiş ve size derin birşeyler hissettirmiş olabilir. Gelin sizlerle Yusuf'un psikolojisine dair Erikson ne söylüyor ona bakalım ve bu filmin isimleri nereden geliyormuş Semih Kaplanoğlu'nun kendisinden öğrenelim.


Sessizliğin Gözyaşı; YUSUF (Yumurta-Süt-Bal Üçlemesi Psikolojik Analiz)Sessizliğin Gözyaşı; YUSUF (Yumurta-Süt-Bal Üçlemesi Psikolojik Analiz)

Yumurta-Süt-Bal Semih Kaplanoğlu'nun Yusuf ana karakterinin yaşamının belli dönemlerini ele aldığı üçlemesidir. Üçlemenin ilk filmi Yusuf'un yetişkinlik, Süt gençlik ve Bal'da çocukluk dönemi olacak şekilde testen bir kronoloji izlenerek işlenmiştir. Psikolojik analizinde ise, çocukluk dönemindeki olayların ve kişiliğinin ilerleyen yaşlarında nasıl açığa çıktığını görebilmek adına son film Bal'dan başlanacaktır. Bu analizin yapılmasında Erikson'un Psikososyal Gelişim kuramı baz alınmıştır. (Daha fazlası için; "Erikson ve Hayatın Evreleri" yazıma bakabilirsiniz.) İlk film Bal ile Yusuf'un yolculuğuna başlayalım.

BAL; Çalışkanlığa Karşı Aşağılık Duygusu

Sessizliğin Gözyaşı; YUSUF (Yumurta-Süt-Bal Üçlemesi Psikolojik Analiz)
Yusuf 7 yaşında, okulda çevresiyle iletişim kuramayan, kişilik olarak çekingen, ürkek, yalnız bir çocuk olduğunu görürüz. Yusuf için babası her şeydir. Onu okutan, ona öğretendir. Yusuf’un dertlerini, rüyalarını dinleyendir. Yusuf’a merakını uyandıracak hikâyeler anlatarak ve isterse fısıldayarak konuşabileceğini söyleyerek, Yusuf’la yeni iletişim yolları kurabilendir.

Erikson bu dönemdeki çocuklar için çalışkanlığın; yani bir şeyler yapma isteğinin altını çizer. Birey kendini göstermek ister. Çocuk için bu dönemde gelişimsel görev göze çarpar. Kendini gösterme fırsatı bulduğunda ve bunu başardığında yeterlilik duygusu oluşur. Ancak başaramaz ise aşağılık duygusuyla umutsuzluk yaşayarak aile içi bağımlılığa geri dönebilir. 

Yusuf için gelişimsel görevi "oku"dur. Ancak Yusuf okumakda güçlük çeker, kendisini kanıtlayamaz. Sadece babasının yanında okuyabilir. Yani ailesine bağımlı hale geri döner. Babasını kaybetmesi de onun için dışa açılabildiği tek yolunda kapanması anlamına gelir.

Yusuf, bu haberi aldıktan sonra ormana gidip orada uyumaya başlar. Bu derin uykudan, Süt filminde göreceğimiz şair ruhlu bir çocuk olarak doğmasıyla uyanacaktır. Babasıyla paylaştığı duygularını artık şiirleriyle anlatacaktır.

SÜT; Kimliğe Karşı Kimlik Kargaşası

Sessizliğin Gözyaşı; YUSUF (Yumurta-Süt-Bal Üçlemesi Psikolojik Analiz)
Yusuf; onsekiz-ondokuz yaşlarında, liseyi bitirmiş ancak üniversiteyi kazanamamış, akranlarıyla iletişim kurmakta zorlanan, çaresizliği, güçsüzlüğü, çıkışsızlığı, açmazları ile baş başa kalan, geçimini sağlamakta zorluk çeken, suskun bir gencin, şairlik umudu da her geçen gün azalmaktadır. "Anne sütüyle beslenen” Yusuf, şiirlerinin yayınlanmasıyla olgunlaşacağına inanmaktadır. Onun kitap okuması ve şiir yazması evin geçimini sağlamaya yardımcı olmamakta, eve para getirmemektedir.

Bu dönemde gelecek yaşamına dair bazı kaygılar yaşayan bireyler için kim olduklarına karar vermeleri çok önemlidir. İş, evlilik, gelecek hakkında kararlar almaları gerekmekte; toplumun beklentileriyle karşı karşıya kalırlar. Annesinin ondan yetişkin sorumlulukları alarak sütçü olmasını istemesine karşın Yusuf şair olmayı istemektedir. Şiirleri çok fazla yayınlanmamakla birlikte şairlik konusunda başarısız olmuştur.Askerlik başvurusununda reddedilmesi ve annesinin evlenmesi; onu çaresizliğe, yalnızlığa ve ne yapacağını bilemediği bir durumun içine sürüklemektedir.

Yusuf’un, eksiklik, umutsuzluk, olamayış duyguları arasında yaşadığı açmazına, onu tümden karanlıklar içinde bırakmıştır. Yolunu aydınlatan sokak lambasını taş atarak kırması aslında onun karanlığında yalnız kalma isteğini ifade eder. Yusuf'a; annesinin evlenme isteğiyle derinleşen aşağılanma, eksiklik, kıskançlık, yalnızlaşma, intikam ve hayal kırıklığı duyguları hakimdir.

Bu dönemde kişi kimlik gelişimini tamamlamayamamış ise, toplumun beklentisi doğrultusunda hareket eder. Annenin sütten kesilmesiyle; Yusuf'da "kendi başının çaresine bakabilmek", ayrı bir birey olabilmek adına toplumun beklentilerini karşılayrak madencilik yapmaya başlamıştır. 

YUMURTA; Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık

Sessizliğin Gözyaşı; YUSUF (Yumurta-Süt-Bal Üçlemesi Psikolojik Analiz)
Yetişkinlik çağında Yusuf, bir sahafta sıkışmış, yalnız, çevresine yabancı bir vaziyette görürüz. Annesinin ölümüyle Tire'ye dönen Yusuf, kaçmaya çalıştığı yeri, insanları, duyguları, deneyimleri önüne serilir. Çevresine karşı tam anlamıyla yabancıdır. Kendi kimliğini oluşturamadığı için başkalarınınkiyle kaynaşamamaktadır. Gördüğü rüyasındaki kuyu sahnesinde kimse yokmu diye bağırması aslında kendine seslenişidir. Özünü kaybettiği karanlık kuyudur burası, sıkışmışlığı temsil eder.

Bu dönemde bireyde kendi kimliğiyle, başkasınınki ile birleştirme çabası görülür. Kendi ihtiyaç ve isteklerinin farkında olan birey, kendine ve karşısındaki ile rolüne odaklanarak, karşısındakinin duygu ve sezgilerini içselleştirir ve yakınlık kurar. Bunları başaramaz ise yalıtılmışlık yani yakın ilişkiden kaçma eğilimi görlür. 

Kendi kimliğiyle biraz vakit geçiren Yusf, annesinin yadigarı Ayla ile yakınlaşmaya başlar. Aralarında duyumsadıkları duygusal yakınlığın emarelerini Yusuf'un nadir gülümsemelerinde görürüz. Köpeğin başında beklediği sondan bir önceki sahnede duygusal boşalma yaşayan Yusuf artık daha farklı biri olarak ayrılır.  En başlarda ormanda uyurken rüyasında gördüğü kırılan yumurta değişeceğine, içinden yeni bir canlı çıkacağına işarettir aslında. 

Filmin bitiminde Yusuf, eve Ayla'nın yanına geri döner. Ayla'nın yumurta vermesi yeniden doğuş ve huzuru temsil eder.  Artık Yusuf'un yakın hissettiği bir kişi ve güvende hissettiği bir mekan vardır. 


Semih Kaplanoğlu 3'lemenin isimleri hakkındaki sözleri;

Üç film isminin de sembolik yanları var. Çünkü hayati nesneler. Bana kahvaltı masasını hatırlatıyor. Kahvaltı benim en mutlu olduğum zamandır. Güne ailenizle beraber başlarsınız. Yumurta yeniden doğuşu, süt ise saflığı simgeler. Sütü bir yandan da anne sütü ile ilişkilendiririm. Anne sütü anne ile bizim bedenimiz arasındaki bağdır. Sütten kesilme annenin sütü bittiğinde mi olur yoksa evden gittiğinde mi? Tabii ki alegorik olarak. Balın ise tamamen ruha dönük bir anlamı var.


                 Kaynakça

Yalçın. A, (2015) SEMİH KAPLANOĞLU’NUN YUMURTA, SÜT VE BAL ÜÇLEMESİNDE MİNİMALİZM; SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
RADYO TELEVİZYON VE SİNEMA ANABİLİM DALI, Yüksek Lisans Tezi

Morsünbül, Ü.,(2015) Bal, Süt ve Yumurta Filmlerinin Erikson’un Psikososyal Gelişim, KuramıElementary Education Online, 14(1), 181-187, 2015. İlköğretim Online, 14(1), 181-187, 2015. [Online]: http://ilkogretim-online.org.tr DOI: 10.17051/io.2015.51130 Açısından Analizi

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)