FANATİK ZİHİNLER-2; Futbol Ve Taraftarlık

Burak Bayık

"Abi ben bu takım için ölürüm yaa", "Arma için, beyler!", "haydi aslanlarım, savaşııııın", "sizden mücadele etmenizi değil, savaşmanızı istiyorum"... Hayır, hayır bu replikler 300 Sparatalıya ait değil, ortalama bir futbol müsabakası soyunma odası konuşmasından ya da iki fanatik taraftar arasında geçen diyaloglara ait. Gelin sizlerle futbol taraftarlığına, fanatizmine,ve bu gerilimli maçların savaş benzetmelerine bakalım.

Futbol Bizim İçin Ne!

Futbolu seviyoruz demek bazen yetersiz kalıyor. Çoğu insan futbola tutkulu. Bu kadar sevilen bir spor olmasının bir çok nedeni vardır. Futbol çok basittir, kuralları az ve yalındır. En zorlu kural olan ofsayt bile o kadar karmaşık değildir… Futbol sürprizlere açıktır, top yuvarlaktır, kontrolü zordur… Oyun içinde her türlü sürpriz mümkündür…İçinde bir çok duyguyubarındırır, gündelik yaşamdan uzaklaştırır, insanların deşarj olmasını sağlar. Kısaca futbol duygulanım ihtiyacını yüksek derecede karşılar. 


“İnsanlar hayatlarındaki bütün beklentilerini, hayal kırıklıklarını, düşündükleri umutları, yaşadıkları sorunları, eğitimde karşılaştığı güçlükleri, geleceğe ilişkin umutsuzluklarını, cinsel sorunlarını, söyleyemedikleri aile içi sıkıntılarını, hepsini futbola yüklüyorlar. Hepsini futbola yüklüyorlar, kendi takımlarının zaferiyle bunları aştığını düşünüyorlar ve bunu yaşıyorlar. Eğer takımları yenilirse her şey tuzla buz oluyor” (Atabek, 2006).


Futbol özdeşleşme, grup/topluluk kimliği edinme, cemaat duygusu ve bağlanma ihtiyacını karşılıyor. Bunun dışında biz-onlar gibi ayrışmada; ortak noktaları ya da farklılıkları simgeleyen, ulusal veya bölgesel, etnik düzeyde topluluk için uygun ortamdır. Siyasi parti gibi kolay bırakılmaz, "dönek" gibi toplumsal baskısı vardır.


FUTBOL VE ÖZDEŞLİK

Özdeşleşme; bireyin, birinin ya da bir grubun fikrine ona benzeyebilmek için uyma davranışı göstermesidir. Futbolda bir kimliğin kurucu unsurlarına yönelik olanakları fazlasıyla barındırmaktadır. Temelde takımla kurulan duygusal bağa dayanan taraftarlıkda; aidiyet hissini oluşturan temel unsur özdeşlik kurmadır. Özdeşlik takımın dışında, futbolcuyla, sportif imgeyle (arma, renkler), doğal mitolojik özelliklerle (Avrupanın Fatihi, İmparator, kral, şeytan) kurulabilir. Bu özdeşliği kurmanın temel sağlayıcısı grubun biz ve onlar ayrışmasını sunmasındadır. Nefret duygusunun ön plana alınarak kendi klübünü yüceltme, taraftarı bağlı olduğu takıma daha bir yakınlaştırır. 

Takım ve star merkezli özdeşleşme kimlik kurma işlevine de sahiptir. Kişi kendine bir çeşit statü kazandırdığı bu taraftarlık durumuyla anlam, güç, sosyal itibar gibi ihtiyaçların giderilmesi de söz konusudur. Futbol taraftarlığını Kılıçbay, en kısa tabirle "ucuza kimlik kapatma" olarak tanımlar. Gruba bağlı olmanın güvenini yaşayan birey forma, tezahürat, meşale, arma gibi simgelerle ilşiki kurmakta zorluk yaşamıyor.


Bu özdeşleşme bazı taraftarlarda öylesine yoğundur ki bazı yenilgiler travmatik etkiye sahiptir. (Örneğin 23.02.2020 FB:1-GS:2) Anında rövanş duygusu oluşabilmektedir. Bunun dışında kulübün lig sıralaması, rakiplere üstünlük durumu, galibiyetler-zaferler,  unutulmayan maçlar-goller, önemli futbolcu-başkanlık örnekleri, taraftar temelli olaylar biz duygusunu canlı tutar, önceki hafta alınan galibiyet-mağlubiyet taraftarın bütün haftaki duygudurumuna sirayet edebilir.


Bazı Fanatiklik Örnekleri

“Trabzonspor bizim için spor değil; başka bir şey” diyen evli çiftin yeni doğan ikizlerinden birine “bordo” diğerine “mavi” ismini vermesi, apartmanı sarı lacivert renklere boyatan 50 yaşındaki Fenerbahçe taraftarının, “Kiracılarımızın hepsi de Fenerbahçeli. Fenerbahçeli olmayanlara dairelerimizi kiralamıyoruz. Benim kiracım Fenerbahçeli olacak” diyerek sosyal ilişkilerinde keskin bir tavır koyması, Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde yaşayan 40 yaşındaki Galatasaray taraftarının bağ evini ve direklerini sarı kırmızıya boyatması, Nevşehir’de yaşayan 8 yaşındaki Fenerbahçe taraftarının sünnet düğününde her yerin ve davetiyelerin sarı lacivert desenlerle süslenmesi, Manisa’da fanatik Beşiktaş taraftarının oğluna Beşiktaş ismini koyması, Kahramanmaraş’ta Fenerbahçe taraftarı bir babanın oğullarından birine Alex diğerine Musa Sow ismini koyması, 3 çocuk babası 61 yaşındaki Trabzonspor taraftarının rakip karşısında puan kaybetme ve şampiyonluk fırsatının kaçması nedeniyle kalp krizi geçirmesi ve dahası...

Bireylik Yitimi Ve Şiddet Tarafı

Biz duygusunun çok yoğun yaşandığı taraftarlıkda, toplu halde yapılan hareketlerde kişinin kimliği giderek azalır ve bireyliğini yitirmeye başlar. "Bu durum kişiyi kitle içinde şiddet ve antisosyal davranışa sevk edebilir. Stadyumdaki taraftarlar ait oldukları grubun gücü ile kendi benliklerini grubun içinde kaybedebilir ve grup ile birlikte, tek başlarına yapmayacakları yönde hareket etmeye başlayabilirler” (Kağıtçıbaşı, 2014). Biz duygusunun yüceltilip rakibe en ağır, kötü özellikleri atfeden kitlenin ahlak ve akıl temelli eğilimleri azalır. "İnsan dışılaştırma"yla karşı grubun insanlık statüleri zedelenir, birleştirici bir etken olarak nefret, kitle içinde kişiye benzerleriyle kaynaşma imkanı sunar. Ve kişi artık kollektif kimliğin dayandığı grup aidiyetini uç noktalarda yaşar. 


FUTBOL VE SAVAŞ İMGESİ

Futbol, saha içinde savaşılmasını isteyen taraftardan tutunda, savunma-hücum gibi, taktik-strateji gibi bir çok savaş metaforu ve kelimesi taşır. Eski dönemlerin kollektif biliçdışında kalmış olan bu ilkel saldırganlık ve savaşma-kahramanlık güdüleri hiç şüphesiz futbolda, saha içinde karşılık bulmuştur. İnsan zihninin barındırdığı duygulanımı yüksek, milli zaferler başliklı futbol müsabakaları hikayelerin tozu alındığında epik, destansı savaş sahnelerinin bir panoramasını göreceğimiz aşikardır. Düşünsenize milli takımlar, dünya kupaları, ülke için, vatan için söylemleri... Ki kazanılan milli maçlara destansı ifadeler atfedilir, zafer olarak nitelendirilir. Diğer ülkelere dair nefret söylemleri de açığa çıkar. Gökalp futbol için milliyetçi söylemlerin yeniden üretildiği bir alan olduğunu söylerken muhtemelen aşağıda ki haber başlıklarını kastediyordur;

“Çak Roma‟ya sok komaya” (08.12.1992, Fotomaç); “Gürültüyü bu adi Fransız çıkarıyor” (05.11.1993, Fotomaç); “Adi satılmış Fransız hakem üçlüsü” (24.08.1994, Fotomaç); “İşte Avrupai kesim Cim Bom İspanyol Boğası Mallorca‟yı AB standartlarına uygun şekilde şoklayarak kurban etti” (17.03.2000, Zaman); “Çanakkale‟de dedelerimizi geçemeyen İngilizler Kopenhag‟da aslanlarımızı geçemedi (18.5.200, Star); “Al sana soykırım” (14.3,2001, Star); “Binlerce şehit verdiğimiz Kore‟de, Kore‟li bir hakem yüzünden Brezilya‟ya boyun eğdik (4.6,2002, Takvim).

Avrupa Avrupa duy sesimizi, işte bu Türklerin ayak sesleri‟


Milliyet gazetesinin 18 Kasım 2007 spor sayfasının manşeti olarak attığı “Kramponlu Mehmetçikler” başlığı anlatılmak istenileni çok iyi özetler.


                Kaynakça

Zelyurt, M.K, (2019)FUTBOL TARAFTARLIĞI, ÖZDEŞLEŞME VE KİMLİK: TARAFTARLIKTAN FANATİZME; Sportif Bakış: Spor ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 6 (1), 85 -105, 2019

Gökulu, G., 2008, “Futbol Haberlerinin Sunumunda Şiddet, Fanatizm ve Milliyetçilik”, Toplum ve
Demokrasi, 2 (3), Mayıs-Ağustos, s. 147–164.

Yıldız, H., & Açak, M. (2018). Examination of football fanaticism levels of high school students, İnönü University Journal of the Faculty of Education, 19(3), 738-748. DOI: 10.17679/inuefd.454735

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)