Milyonların hissettiği bu Erdoğan sevgisinin politik olmayan nedenleri nedir sizce?
"Binlerce sebebi var. Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı iken kendisinden 1150 km uzaklıktaki Adıyaman’ın ve birçok köyünün ahalisinin evinde resmi vardı. Ama Kadir Topbaş’ın burada hiç kimsenin evinde resmi yok. Allah istediğini sevdirir, istediğini sevdirmez. Simit satan, top oynayan, mütevazi bir ailenin çocuğu. Zaten evvelden gönlümüzdeymiş. 15 Temmuz gecesi yüz binlerce kadın ve yaşlı evlerinde onun için dua ediyordu. Böyle bir şerefe her insan nail olmaz." (Hüseyin Tümer ile yapılan röportajdan)Gelin sizlerle Erdoğan fanatikliğinin nedenlerine ve onları anlamaya dair bir yolculuğa çıkalım. İlk durak Bir'ad ve Ülke.
ERDOĞAN'A TAPMAK!; "Erdoğanizm'in Yarattığı Tipoloji ve Fanatikleri"
Erdoğan, hep halktan biri gibi davrandı. Halkın içinde oldu. "Kasımpaşalı Tayyip" imajını hiç bozmadı. Belediye Başkanı seçildikten sonra bile Kasımpaşa'da ki berberinde tıraş oldu. Başarılı bir teşkilatçı, güçlü bir hatip, çok iyi halkla ilişkiler uzmanıydı. Belediye başkanlığında kendisini arayanlara, akşamın bir vaktinde bizzat kendisi telefonun başına geçerek yanıt verirdi. Cezaevine girdikten sonra Türkiye'nin her bir yanından gelen mektupları cevaplandırdı. Bütün bir oruç ayında gecekondulara ve bodrum katlarında kent yoksullarıyla iftar yaptı. Tayyip Erdoğan efsanesini yaratan özelliklerdir bunlar. Halktan biri olması ya da halk gibi olması...
Freud bize bireyselleştirilmiş olanı ne kadar derinleştirirsek o kadar toplumsal/anonim öze yaklaşacağımızı söyler. Bu Erdoğan içinde geçerlidir. Erdoğan portresine ne kadar derin bakarsak o kadar Türkiye resmini görebiliriz. Yani anlatılan epeyce her birimizin öyküsüdür.
Türkiye'nin sosyokültürel dinamikleri; "tarihsel an"da yani zamanın ruhunda tecelli etmiş bir şekilde Erdoğan'ı destekledi. Erdoğan bu süreçte tamamıyla zamanın ruhunu yansıttığı için başarılı olmuş, başbakanlığa gelmiştir. En nihayetinde Erdoğan, karşımıza bir Türkiye ortalaması olarak çıkıyor. İslamiyet ve onunla eklemlenebilecek felsefi düşünceleri görece az taşıyan, en nihayetinde ülke veya kendisi için taşıdığı pragmatizm(çıkarcılık), kaba argo ile küfür arasında gidip gelen retorik barındırması başta göze çarpar. Çoğunluğun dilini ve talebini iyi sezmiş,dönem itibarıyla iktidarsızlaştırılmış ve kötürümleştirilmiş bir toplumda işini bilmek, kendini kurtarmak, bedelinin kimlere kesildiğini sorgulamaksızın kendi çıkarını gözetmek, dostluğu "sermaye dostluğu" olarak bu denli açık tarif etmek, "kimsesizlerin kimi" Erdoğan için; basamaklar silikleşmeye, omuzlar tahtlaşmaya, sevgiler yumaklaşmaya başlıyor.
Ve böylelikle; Recep Tayyip içinde, "Erdoğan" olmak zorunlu hale geliyor...
Bu etkileşim de izleyici televizyonda ki karakterle benzerlikleri olduğunu görür, o karakterlerle aynı şeyleri yaşadıklarını, benzer davranışlarda bulunduklarını fark ederek özdeşleşirler. İzleyicinin sevdiği karakterle ilişki kurup, karakteri arkadaşı gibi görme durumudur. Karşılıklı gelişiyormuş ilizyonuna bilinçaltı inansa da, tek taraflı gelişen bir ilişkidir ve oyuncu tarafından yönetilir. Prososyal ayrılık da karakterin ekrandan ayrılması sonucu oluşur. Gerçek hayattaki ayrılığa benzer tepkiler verilir. (örneğin kurtlar vadisi süleyman çakır'ın ölümüne cenaze namazı kılınması) İzleyiciler, televizyon
veya dijital platformlar aracılığıyla evlerine konuk olan medya karakteriyle güven ilişkisi
kurarlar ve bunun baki kalmasını isterler. Bu etkiyi arttıran faktörlerden biri de kameraya direk bakılmasıdır. Haber spikerleri bunu her zaman yaparlar ve arkadaşımız bize haberleri sunuyormuş izlenimi pekişir.
Freud bize bireyselleştirilmiş olanı ne kadar derinleştirirsek o kadar toplumsal/anonim öze yaklaşacağımızı söyler. Bu Erdoğan içinde geçerlidir. Erdoğan portresine ne kadar derin bakarsak o kadar Türkiye resmini görebiliriz. Yani anlatılan epeyce her birimizin öyküsüdür.
Türkiye'nin sosyokültürel dinamikleri; "tarihsel an"da yani zamanın ruhunda tecelli etmiş bir şekilde Erdoğan'ı destekledi. Erdoğan bu süreçte tamamıyla zamanın ruhunu yansıttığı için başarılı olmuş, başbakanlığa gelmiştir. En nihayetinde Erdoğan, karşımıza bir Türkiye ortalaması olarak çıkıyor. İslamiyet ve onunla eklemlenebilecek felsefi düşünceleri görece az taşıyan, en nihayetinde ülke veya kendisi için taşıdığı pragmatizm(çıkarcılık), kaba argo ile küfür arasında gidip gelen retorik barındırması başta göze çarpar. Çoğunluğun dilini ve talebini iyi sezmiş,dönem itibarıyla iktidarsızlaştırılmış ve kötürümleştirilmiş bir toplumda işini bilmek, kendini kurtarmak, bedelinin kimlere kesildiğini sorgulamaksızın kendi çıkarını gözetmek, dostluğu "sermaye dostluğu" olarak bu denli açık tarif etmek, "kimsesizlerin kimi" Erdoğan için; basamaklar silikleşmeye, omuzlar tahtlaşmaya, sevgiler yumaklaşmaya başlıyor.
Ve böylelikle; Recep Tayyip içinde, "Erdoğan" olmak zorunlu hale geliyor...
Erdoğanizm ve Tipoloji
Erdoğanizm; temel olarak Erdoğan'ın etrafında oluşturulan kişilik kültüne dayanan bir ideolojidir. Genel hatlarıyla muhafazakar demokrasinin kişiselleşmiş versiyonu. . Baskıcı iktidarın kişiselleşmesinden ötürü söylemlerde benzerleşiyor. "Cumhurbaşkanı sevdalısı, özdeğerlerini kaybetmemiş, vatanını, milletini ve dinini seven" söylemi. Karizmatik otoriteden önemli ölçüde üretilen Erdoğanizm; kitleleri kuruplaştırmaya, kaos stratejisi uygulama ve bağlılığını asla feda etmemeye ve şüpheye sokmamaya yöneltiyor. Erdoğanizm'i: "İslamcı-milliyetçi despotik muhafazakarlıkla damgalı yerli ve milli siyasal rejimin sıfatı" olarak niteleyen Ahmet İnsel; bu ideolojinin kendi makbul vatandaşını yaratma, bunu yayma ve güçlendirme işlevi gördüğünden bahseder.
Erdoğan Fanatikleri- Emre Uslu Güzelce Maddelendiriyor
- Erdoğan dışında bir gerçeklik kabul etmezler
- Yer yüzünde gelişen ve Türkiye'yi bir şekilde ilgilendiren tüm olayların Erdoğan'la ilgili olduğunu düşünürler. -Yedirtmeyiz refleksi de bu kurgusal gerçekliğe oturur-
- Kutsal gerçeklik olarak Erdoğan'ı gördüklerinden, ona yönelik her eleştiriyi onun arkasından kurulmuş komplo olarak görürler.
- Onlara göre halk Erdoğan'a minnettar olmak zorundadır.
- Erdoğan'ın imajına zarar verecek her gelişme onları rahatsız eder. Erdoğan fanatikleri şimdiki zamanda değil, berbat bir "dün" (darbeler) ile muhteşem bir "gelecek" (2023,2071) arasında bir dünya da yaşarlar.
- İtikatte islamcı, yaşantıda sekülerdirler.
- Erdoğan dokunulamaz, sorgulanamaz bir liderdir.
Parasosyal Etkileşim
"Halk stereotiplerle manipüle edilebilir"
-Edward Bernays
Siyasi arenada medyanın gelişmesiyle buna çok yönelmiş, halkın düşüncelerindeki mekanizmayı ve motifleri (din, islam, racon) anlayıp buna uygun bir imaj ve üslup benimsenmesi halkta çok fazla karşılık bulmuştur. İnsanlar "O" kişiyle özdeşim kurarlar ve kendi kimliklerini belli ölçüde onunla tamamlarlar. Burada yerli ve milli propoganda için anadolu halkını tanımak yeterli olacaktır. "Mağdur, orta halli, merhametli ama sert mizaçlı, aile babası, lider"... Bu profil Anadolu halkında çok fazla karşılık bulur. Erdoğan'ın başa geldiği dönem itibariyle halk siyasetçi görmek istemiyordur. Ki Erdoğan'da siyasetçi değil "Tayyip abidir." Zaten kasımpaşalı imajını da hiç bozmaması bundandır. Bu imaj o kadar oturur ki seçmeni Erdoğan'a parasosyal etkileşimle tek taraflı bağlıdır. Bu bağlılık kendi kimlikleriyle örtüşmesi nedeniyle, Erdoğan'a yakışmayan bir hareket onları bu yüzden çok tedirgin eder. Çünkü onlara da yakışmamış bir harekettir.
Erdoğan için bu yüzden ölürler, kendileri için kendilerinden vermeye razılar çünkü.
& Daha fazlasını merak edenler Recep Tayyip Erdoğan'ın detaylı psikolojik analizine sayfayı biraz daha aşağıya kaydırarak blogumdan ulaşabilir.
Kaynakça
Erlik YouTube; En iyi Arkadaşın
Emre Uslu; Erdoğan Fanatikleri