"Tekmeler", "tokatlar", "cinnet geçirdiler", "tahrik oldular" ve "yapılması gerekeni yaptık"lar... Gelin sizlerle sosyal psikoloji bağlamında saldırganlığa ve bir örneği olarak "töre" cinayetine bakalım.
Saldırganlık; "Neden ve Nasıl?"
Birine zarar vermeyi içeren saldırganlık; düşmanca veya araçsal olabilir. Yani bir kişiye ya da gruba karşı acıya neden olması niyetiyle öfke duygusunun motivasyonuyla bu eyleme geçer. Araçsal saldırganlık da ilk bakışta niyet, zarar vermek olmasa da bir amacın sonucunda o kişinin zarar görmesini içerir. Saldırganlığın açıklanmasında bir çok biyolojik ve psikolojik kuram vardır. Dışsal ipuçları tarafından açığa çıkan içsel enerjinin salınmasıyla, barındırdığımız bir takım hormonların etkisiyle saldırgan davranışta bulunmamız biyolojik yaklaşımlardır. Engellenemeye karşılık saldırgan davranışta bulunma, negatif duygulanımın sonucunda uyarılmadan etkilenerek öfke ile hareket edilmesi, çevremizden görerek ve bazı durumlarda pekiştirerek öğrenilmesi ve bir takım öğrenilmiş senaryoların uygulanması gibi psikolojik açıklamalarda vardır. Saldırganlık da bireysel ve durumsal faktörler göze çarpar. Örneğin trafik de herkes saldırgan davranışta bulunmayabilir, bireyin kişiliğine göre bu değişebilmektedir. Bunun dışında bazı durumlarda kişi saldırganlaşabilir. Örneğin silah çekilmesi, fiziksel zorbalık gibi anlık durumlar da olabilir. Benim nezdimde saldırganlığın en büyük yordayıcısı öğrenme kuramıdır. Kişinin yaşadığı çevrenin ve insanların olayları çözme stratejileri ve alışılmış senaryolar; bu ortamda yetişmiş birey için alternatifleri görememesini sağlayacak, bu davranışın alışılmış ve “doğru” yol olduğunu düşündürtecektir.
Aile üyelerinden biri şahit olduklarını bütün detaylarıyla anlattı. İddianameye göre cinayet 8 kişilik ‘aile meclisi’ kararıyla işlendi. Vildan, çocuk yaşta dini nikâhla birlikte yaşamaya zorlandığı Resul İnce’den kaçmış ve resmi nikâhla Osman ile evlenmişti. Aile için bu “namus lekesi” ve “töreye aykırı” bir durumdu. Cinayet için iş bölümü yapıldı. Anne Kadriye ve abla Hatice’nin görevi Vildan’ı “Baban seni affedecek” yalanıyla köye dönmeye ikna etmekti. Nitekim Vildan ve Osman ikna edip köye dönünce baba evinde tuzağa düşürüldüler. Ağır darp ve Işkence sonrası ormanın kuytu bir köşesinde defalarca kurşunlanarak katledildiler.
Bu acı töre cinayeti, maalesef yaşadığımız coğrafya da ender rastlanan bir olay değil. Burada saldırganlığın önemli yordayıcılarından biri, sosyal enformasyon işleme ve öğrenme kuramı olduğu göze çarpıyor. Benzeri senaryolarda ailenin beslediği öfke ve kin; önüne geçilemez bir saldırganlık dürtüsünü besliyor. Töre kültürünün sahip olduğu baskın normlar, onları bu davranışları yapma konusunda “haklı” çıkartıyor. Yaşanılan sosyal çevre içinde bu davranış yadırganmayacak, hatta desteklenecek boyutta bir sosyal onay görebiliyor. Vildan ve eşinin eve geldiğinde diğer aile üyelerine bu saldırganlığın yanlış bir şey olduğunu düşündürtecek herhangi bir uyaran veya norm yok. Bu aşamada tamamıyla otomatik değerlendirme söz konusu. –maalesef-
great post
YanıtlaSil